Korona Günlükleri 11
- Jacko NAMET
- 27 Mar 2020
- 3 dakikada okunur

Herkese Merhabalar,
Dün modum düşüktü ama bu sabah biraz daha yüksek mod ile uyandım. Sabah oğlanın programını yaptık ama dün geceden karar verdiğimiz geziyi yapacağımız için herkesin moral bir tık daha yüksekti sanki yada bana öyle geldi. Günler sürekli aynıymış gibi olmaya başladı. Sabah çıkıp bir yere gitmemek, ve akşam eve dönmemek zihnen kabullenilmesi zor. Herneyse öğlen ailece arabaya atlayıp gezmeye çıktık, hepimize iyi geldi diyebilirim. Aslında istediğimiz her an yapabileceğimiz bir şeydi bu 2 hafta evvel ama bugün çok özel bir şeymiş gibiydi hepimiz için. Düşünmeden edemiyor insan neden bir şeyi kaybetmeden değerini anlamıyoruz. Bu Corona günlerinde herkesin düşünmesi gerek bunu. Oğlanın da kızın da online görüşmesi yoktu dolayısıyla evde internet kavgası da olmadı. Sonrasında akşam yemeği ve TV başına geçip rakamları beklemek. Gelen rakamlar ve moral bozukluğu. Gerçekten insanlarda ki kaygı artıyor. En yakınımızda olanlar bile korkutur hale geliyor bizi. Araba gezisi ardından fırından ekmek aldım ve kapıda bir arkadaş ile rastlaştım, ikimizde ne yapacağımızı bilemeden 2 adım mesafe ile hatır sorduk birbirimize ve hızlıca uzaklaştık. Ne kadar zor aslında bunu yapmak. Eskiden her gördüğümüze sarılır, öpüşürdük şimdi ise 2 metre mesafeyi korumaya çalışıyoruz. Çocuklarında sosyal hayatı kalmadı, biz büyüklerin arasında ne yapacaklarını fazla da bilmeden yaşıyorlar. Gözden uzak, gönülden uzak derler, ve bu virüs herkesi birbirinin gözünden uzak tutuyor. Herkesin birinci önceliği anne-babalar. Normalde 2-3 günde bir konuşulan ailelerimiz ile günde 2 defa bile konuşsak az geliyor hepimize. Buda virüsün bize öğrettiği başka bir şey. Aile herseyde değerlidir ve her zaman birinci sırada olmalıdır. Ama aile sadece eşimiz ve çocuklarımız değildir...
Bu arada 45 dakika spor yaptık oğlan ile ve ikimize de iyi geldi. Yarın kesin devam edeceğiz diye konuştuk.
Virüs bize sosyal statünün ya da bankadaki hesabın bizi bazen kurtaramayacağını gösteriyor. Herkes yavaştan buna uyanmaya başladı. Toplumsal bilinç artıyor ama halen daha çok yol katedilmesi gerekli. Toplumsal olarak "kendini karantinaya al" lafının anlamını henüz tam da kavramış görünmüyoruz. Başkası için kendinden fedakarlık edebilmek ne kadar büyük bir erdemdir aslında değil mi. Bugün bizden istenen diğerlerinin sağlığını korumak için kendi özgürlüğümüzü kısıtlamamız. Bunu yapmayan o kadar çok insan var ki etrafta. Bana bir şey olmaz diyor olabilirsiniz bu sizi bağlar ama sana bir şey olmaz diyemezsiniz zira benim durumumu bilmiyorsunuz, ya ben de bir kronik hastalık varsa ve size zarar vermeyen virüs beni öldürürse. Bu günlerde benim adıma yapılması gereken en önemli şey empati. Toplumlar empati yetenekleri kadar gelişirler. Kendiniz için olmasa bile diğerilerinin başına gelecekleri düşünerek hareket etmek en önemli konudur aslında hayatımızda. Empati işte bizim bunu yapmamızı sağlayan en önemli şeydir. Herşey iyi giderken empati kurup bir şeylere sahip olmayan insanları da düşünmemiz ve avantajlarımızı maddi ve manevi olarak tüm varlığımızı paylaşmamız gereklidir. Bu toplumsal olarak bizi ileri götürecektir. Virüs günleri hepimize empati kurmayı öğretiyor umuyorum ki virüs gidince de buna devam etmeyi beceririz.
Birde ufak hikaye eklemek istedim bu gece ki yazıma. Konu empati elbet...
"Judie PAXTON ın yazmış olduğu kısa bir öykü de empatinin önemini gösteriyor bizlere....
Ortaokuldayken sınıf arkadaşlarımdan birisiyle ciddi bir tartışmaya girdim. Onun haksız olduğundan , kendiminse haklı olduğundan emindim.
Öğretmenimiz bize çok iyi bir ders vermeye karar verdi. Bizi bütün sınıfın önüne çıkardı ve onu masanın bir tarafına, beni de diğer tarafına yerleştirdi. Masanın tam ortasında yuvarlak , siyah renkli bir nesne vardı. O çocuğa nesnenin rengini sordu. Çocuk 'beyaz' diye yanıtladı. Söylediğine inanamadım , çünkü nesne siyahtı. Yeniden tartışmaya başladık ; bu kez de nesnenin rengi hakkında.
Öğretmen bu kez beni çocuğun yerine , onu da benim yerime geçirdi. Ve bu kez bana nesnenin rengini sordu. 'Beyaz' yanıtını vermek zorundaydım , çünkü belliki nesnenin bir tarafı beyaz , diğer tarafı ise siyahtı.
Öğretmenimiz o gün bana çok güzel bir ders verdi. Karşımdaki kişinin bakış açısını anlamam için , kendimi onun yerine koymam gerekiyordu...."
Sevgiyle Kalın, Empati Kurun..
Jacko...
Comments