Korona Günlükleri 19
- Jacko NAMET
- 5 Nis 2020
- 2 dakikada okunur

Herkese Merhabalar,
Yapacak şeyler giderek azalıyor. "zoom" toplantıları giderek cazibesini yitiriyor. Biraz Facebook'un ilk günlerine benzetiyorum ben. Herkes yıllardır görmediği arkadaşlarını bulup buluşuyordu, her şey eğlenceli oluyor hasret gideriliyordu fakat zaman geçtikçe toplanılan grupların sayıları giderek azaldı ve sonunda 3-5 kişilik ufak gruplar halinde görüşülmeye devam edildi. Şu anki durum da aynısı, herkes bir heves buluşuyor ama her sefer bir öncekinden daha az katılım ile. Yani hepimiz yavaştan tekrar kendimize dönmeye ve bu işin sonunda neler olacağını düşünmeye başladık. Kaygı düzeyi yükseliyor etrafımda, işini kaybedenler, şirketi zora düşecek olanlar bu bilinmez gelecek karşısında kaygılarını halen yönetebiliyorlar fakat daha ne kadar süre bu gücü bulacak insanlar. Çoğu insan kaygı ile korkuyu karıştırıyor bu günlerde. Şu an kimsenin korkabileceği bir şey yok zira bilinmezlik var ve bu da kaygının tam tanımı. Bilinmeyen gelecek bizim düşüncelerimizde gelecek planı yapmamızı engelliyor ve ne olduğunu bilmediğimiz bu gelecek ile ilgili kaygılanıyoruz. Tabii ki en iyisi günü yaşamak, fakat günü yaşamak için hayatın neresinde olduğunuz çok önemli, 40'lı yaşlarda iken günü yaşamak pek de kolay değil, düşünülmesi gereken aile varken sürekli geleceği yaşamaya çalışıyoruz ve bu bence 40'lı yaşların gerçeği. Kaygısı her zaman yüksek olan benim gibi insanların bunu kafalarında yönetmesi hiç de kolay değil, hele ki bunun üzerine bir de benim mühendislik formasyonu aldığımı düşünürseniz iş tam kabusa bağlamıyor değil bazen. Ev içinde yeni bazı rutinler oluştu, ailecek spor yapmak gibi. Her gün belirli bir saatte tüm aile spor yapıyoruz. Bu herkese iyi geliyor, virüse bu açıdan bir teşekkür borçluyum yalan yok. Ev içinde köşe kapmaca da oynanıyor bazen, oğlan Playstation için salonu parsellerken, Tuna arkadaşları yada ben arkadaşlarım ile "zoom" yaparken, herkes kendi alanında yalnız olmak istiyor haklı olarak. Bu kadar dip dibe yaşamak kolay değil hiç kimse için. Evlerin çok da büyük olmadığı, bahçelerin ise nerede hiç kalmadığı bu günlerde herkese ev içinde ki köşe kapmaca da kolay gelsin demekten başka bir şey gelmiyor insanın elinden. Çeşit çeşit yemekler hazırlanıyor ama yavaş yavaş bu da yormaya başladı ev ahalisini, biraz da basitlik gerek diye düşünüyorum. Geceleri uzun tutup gündüzleri kısaltmaya çalışan çok kişi var, çocuklar ayakta iken TV'den seyredilemeyen diziler, filmler gecenin bir saatine bırakılıyor. Sabaha karşı yatağa girilip sonra da ertesi gün öğlene kadar uyku. Ben bunun çok yanlış olduğunu düşündüğüm için bu sabah 07.30'da uyanıp kahve hazırladım kendime, rutinimi kaybetmek istemiyorum, çok uyku miskinlik getirir, bu virüs işi bitince en az ihtiyacım olacak şey miskinlik, tam tersi muazzam bir dinginlik gerekecek. Ve günler sonra o sabah sessizliğinde tekrar kitabıma başladım. 45 dakikalık sessizlik beni daha motive etti yalan yok. Bunu kaybetmeden her gün devam edeceğim herkese de bunu tavsiye ederim. Bir çok kişi ile de sohbet ederken iniş çıkışları onlarda da görüyorum, en iyimser diye düşündüğüm kişilerin bile zaman zaman enerjileri çok düşüyor ki bu çok normal, bu bilinmezlik ile herkes kendine göre savaşıyor, birileri bu savaştan galip çıkacak birileri ise mağlup olacak. Ve denge yeniden sağlanacak Dünya'da. Ben umuyorum ki bu evdeki günler hepimiz için kendimizi düşünmeye ve hatalarımızı düzeltmeye itecek bir zaman olsun.
Sevgiyle Kalın, Evde Kalın, Dinç Kalın...
Jacko...
Comments