top of page

Korona Günlükleri 25

  • Yazarın fotoğrafı: Jacko NAMET
    Jacko NAMET
  • 11 Nis 2020
  • 3 dakikada okunur

Herkese Merhabalar,


Günleri anlatacak fazla bir şey yok artık. Her gün diğerinin kopyası adeta. Miskinlik artıyor ve günler sanki uzuyor. Bitmeyen saatler tüm hayatımızı boşa harcıyoruz hissi sanırım herkesin ortak duygusu. Sabah uyanma, kahvaltı derken yapılacak azıcık işten sonra diğer herkes gibi bende kişisel olarak kendimi geliştirme çabasına giriyorum ama bu zamanda kendini geliştirmek ne kadar mümkün? Gece ise bir sürpriz ile karşılaştık, sokağa çıkma yasağı. 2 günlük bile olsa alınan karar beni sevindirdi. Bir yandan da sokağa çıkma yasağı sonrası insanın içine gelen "acaba ne eksik var evde?" sorusu ile baş etmeye çalıştık. Bir çok kişi evinde gereğinden fazla malzeme varken yine de sokaklara çıkıp alışveriş yaptı, halbuki sadece 2 gün için evinde yemeği olmayan insanlar değil bunların büyük çoğunluğu. İlk günlerde yazmıştım, herkes ihtiyacı kadar alırsa yokluk olmaz diye ama maalesef öyle olmuyor işte pratikte. Hücum edilen marketlerin, fırınların görüntülerini hepimiz gördük, bu toplumun eğitimsizliğinin göstergesidir. Hangi ülke olduğu farketmeksizin her yerde oldu bu. Şimdi hepimiz umuyoruz ki bu 2 günlük yasak virüsü engelleyecek. Şahsen, mümkün görmüyorum bunu. Uzun vadeli alınması gereken bir kararı kısa vade için alınca çözüm olmasını beklemek naifliktir. 


Bu günlerde zaman geçirmek kolay olmuyor, Zaman kavramı her daim garip gelmiştir bana. Yılbaşı olur herkes birbirine tebrik, kutlama , iyi niyet mesajları gönderir. Hatta saatler 00.00'ı gösterdiğinde neredeyse herkes annesini babasını kardeşini vs. arar. Bu bana her zaman garip gelen bir şey oldu. İnsanoğlu kendi geliştirdiği bir zaman kavramına takılıp kendine göre kutlamalar yada hüzünler yaratıyor. Halbuki zaman kavramının bunlar için yaratılmış olduğunu düşünmüyorum. Neden bir yılın bitişini yada daha doğru bir deyimle bir yılın başlayışını kutluyoruz. Yıl nedir? Gün nedir? Dünya kendi etrafında bir tur attı oleeeeeeyyyyyyyyy. Dünya güneşin etrafında bir tur attı oley, oley, oley. Ben doğdum arkasından dünya güneşin etrafında 35 tur attı. Hadi biz bunu parti yapıp kutlayalım ne hoş değil mi? Ben bu tür kutlamaların hepsinin ticari olduğuna ve tüketim toplumunun bir parçası olduğuna inanıyorum. Günümüz hayatında her şeyin ticari kaygılar ile yapıldığı düşüncesi beni yormuyor desem yalan olur aslında. Gelelim işin hüzün kısmına. Başımıza gelen kötü bir olayın yıldönümü olduğunda o gün hepimizi için zor olur. Peki 1nci yıl dönümü ile 322nci gün dönümü arasında ne fark var. Bunu anlamak benim için gerçekten zor. Bence insanlar kötü şeyleri hatırlayarak hayıflanmaktan zevk alıyorlar. Bak benim başıma bu geldi tam bugünden bir sene evvel diyerek o anda hayatlarında ters giden şeylere kılıf geçirmeye çalışıyorlar. Bunu yapmasalar çok daha mutlu bir hayatları olacak. Evet , kötü şeyler herkesin başına geliyor ama hayat da devam ediyor, o olayla başa çıkmanın en güzel yolu kabullenmektir. Onun için hayatınızda başınıza kötü bir şey geldiğinde, üzülün tabii, ama bir yandan da hayatınıza devam edin. Her sene-i devriyesini beklemeyin daha çok üzülmek için. Üzülün, gerekirse 365 gün arka arkaya ama sonunda geride bırakın, hayatınıza devam edin. Yatak başı kitaplarımdan birisi olan ,Dale Carnegie tarafından yazılmış olan ÜZÜNTÜYÜ BIRAK YAŞAMAYA BAK isimli kitapta şöyle bir satır vardı :“Hayatı üzüntü geçirmez bölmelere ayırın, bir bölmeden çıktığınızda üzüntünüz o bölmede kalsın. Ve siz hayatınıza devam edin” Virüs'ün hayatlarımızda yarattığı bir kaos da gün zaman kavramına vurduğu sekte. Artık eskisi gibi saatlere, takvimlere bakmıyoruz. Günlerin birbirinden farkı kalmadı çok fazla. Bugün hangi gün sorusu her daim aramızda sorulmaya devam ediyor. Zorlu bir deneyim yaşıyoruz ama tünelin ucunda ışık var ama ışık önümüzde, onun için geriye değil ileriye bakmanızı tavsiye ederim.


Sevgiyle Kalın, Evde Kalın, Zamanı boşa harcamayın...


Jacko...

Comments


©2020, Korona Günlükleri tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page