top of page

Korona Günlükleri 29

  • Yazarın fotoğrafı: Jacko NAMET
    Jacko NAMET
  • 17 Nis 2020
  • 4 dakikada okunur

Herkese Merhabalar, 2 günlük ara ardından tekrar kafayı toparladım. Bu süreç sandığımdan yorucu geçiyor maalesef. Bazen işi dalgaya alıyoruz, bazen espiriler ile gülüyoruz fakat işi ciddi boyutta ele aldığım vakit neredeyse 30 gündür evde olduğumuzu görüyorum. Çocuklar okula gitmiyor, online eğitim diye saçma sapan bir şekilde eğitiliyorlar. Kimsenin bir işine yaradığını düşünmediğim bu eğitim içinde bir de oğlumun LGS hazırlığı var. Hayatı adına bu kadar ufak bir yaşta bu kadar zorlu bir süreci götürürken, bu olayın ortaya çıkması ile beraber çocukta ne yapacağını şaşırdı. Müthiş bir motivasyon ile devam ediyor ama psikolojisini anlamak kolay değil. Sporcu adam, haftada 4 antrenman yaparken LGS hazırlığı için bunları azalttı, şimdi ise hiç bir sportif aktivite olmadan hatta sokağa bile çıkmadan bu kadar ağır bir sınava hazırlık yapması takdire şayan. Enerjisini ev içinde atamıyor ve maalesef istemeden de olsa hareketsizliğe alışıyor. Ufaklık ise eğitim hayatının henüz başında, temel atılma zamanında iken birden online ders, kameradan konuşma gibi absürd uygulamalar ile eğitim almaya çalışıyor. Tuna ise ev hayatının yeni zorluklarına, evin bitmeyen işlerine adapte olmaya çalışıyor. Yani herkes alışmadığı şeyleri yapmaya çalışıyor, daha doğrusu öğrenmeye ve uygulamaya. Ne zaman biteceği belli olmayan bu süreç içinde başlangıçta enerjiler yüksek idi, etrafta halen enerjisini yüksek moralini tepede tutmayı becerenler var hayret ve takdirle takip ediyorum bu kişileri. Gerçekten moral bozmayayım, enerjimi yüksek tutayım desem bile duygular o şekilde olmuyor, yükselen modun ardından hızlı düşüşler yaşıyor insan. Başlangıçta ciddi rakamlar yoktu ve daha az ciddiye alıyordum ama bugün rakamlara baktığım zaman korkutucu olmuyor dersem yalan olur. Asıl korkutan ise henüz çözmeyi başaran ülke yok gibi durması. Ümit veren ülkeler Almanya ve Güney Kore. Bir şekilde vaka sayılarını ve ölümleri stabilize etmiş durumdalar fakat İtalya, İspanya, Fransa, İngiltere ve de özellikle ABD bu işten büyük zarar görüyor anlaşılan. Bir yandan çaresizce tedaviye uğraşan sağlıkçılar, bir yandan yaşam savaşı veren hastalar, bir yandan oluşan devasa işsizler ordusu. Her gün yakınlarımızda birine hastalık yada ölüm haberi geliyor. Bu çok moral bozucu oluyor gerçekten. Geçen gün bir anket geldi siz Corona günlerinde en çok neden korkuyorsunuz diye. Şıklar, a) Sağlık b)Maddi c) Yakınlarımın sağlığı d) Psikolojik. Hangisine hayır diyebilirim ki? Hepsinin cevabı evet. Bu derece yüksek kaygılar içinde insanlar ve tabii ben bu işe iyi dayanıyoruz gerçekten ama bu işin bitişinde gerçekten herkesin kendini iyileştirmesi için ciddi bir süreç gerekecek. Kafalarda oluşan travmaları temizlemek kolay iş olmayacak. Bu 2 gün içerisinde yaptığım bir değişiklik de sürekli tartışma ortamı olan bir çok Whatsapp gurubundan ayrılmam oldu. Artık sabır kalmadı insanlar ile bu tip muhabbetler etmeye. Derdini anlatsan anlayan yok, birileri lehinde birileri aleyhinde sürekli,  bu da gerginlik yapıyor tabii. Bu sebepten ayrıldığım gruplardan bir çok kişi anlam verememiştir fakat anlam verilesi bir hareket yok ortada, sadece kaçılan kaos ortamları var. Zaten Whatsapp ın bir iletişim aracı olarak kullanılması, hele yazarak derdini anlatabilmenin hata olduğunu çok uzun zamandır söyler dururum, şimdi bir ufak temizlik ile bu işe bir son verdim. Çok kişi garip olduğunu düşünse de, yazarak geçireceğim o zamanı okumaya yönelttiğimi söylersem herkes anlayış gösterecektir eminim. Virüs günleri boyunca bir sürü düşüncemi yazdım bu blogda. Virüs ile alakalı olan ya da olmayan ve bundan da büyük keyif alıyorum. Yazmak paylaşmak demek, yazmak kendini ifade etmek demek, yazmak kendini dışarıya açmak demek. Fikrilerimi paylaştığım vakit dostlar arayıp bazen lehte, bazen aleyhte kendi fikirlerini de paylaştılar benimle, ayrıca bundan da çok mutlu oldum. Çok bilgili ya da çok ileri görüşlü bir adam olduğumu düşünmesem de, düşünmeyi bilen ve kendini ifade edebilen bir kişi olduğum için her zaman mutlu olmuşumdur. Bu aşamada bu blogda günlük gibi yazmanın artık takip edenleri tatmin etmediğini düşünüyorum, zira benim hayatım kimi ne derece ilgilendirir ki. Bir noktaya kadar ortak duygular vardı herkes de fakat herkesin durumları ve psikolojileri bu dönem ilerledikçe farklı bir yere gidiyor ve gördüğüm kadarı ile ayrışmalar artıyor. Kiminin derdi maddiyata kayarken, kimin derdi yakındanki kişilerin sağlığı oluyor. kimi evde oturmaktan bahsederken "oh be bir ara iyi geldi" derken, kimi evden kaçmaya bahane arıyor. Bunca farklı duygu içerisinden herkesin empati yapması artık kolay bir şey olmaktan çıktı. Herkes içine, yakın ailesine döndü iyice. Sosyal hayatın bitmesi ile beraber herkes bazı gerçekleri, hatta başta kendi gerçeklerini görmeye başladı. Çok insanın bu evde oturma ardından kişiliklerinde değişiklikler yaşayacağından eminim. Ben de bunlardan biri olmaya adayım. Moral bozukluğumu hızlı atlattım ama bu 2 gün içinde duygularımda olmasa da kararlarımda bazı değişikliklere hazırlık yapıyorum. Bugün böyle dertleşme gibi oldu yazı çünkü buna ihtiyacım vardı. Bu akşam itibarı ile yeni bir sokağa çıkma yasağına giriyoruz, bu yasaklar bir süre daha böyle gidecek ve uzun bir süre haftasonları evde oturacağız gibi. Havaların güzel olmasına sevinsem mi üzülsem mi bilemiyorum. Güneşli açık hava her zaman bana mutluluk vermiştir ama şimdi bu güzel güneşli havada, neredeyse tüm ülkenin evde oturuyor olması çok üzücü geliyor. Bir dostumun tavsiyelerini dinleyip yeni bir okuma listesine girdim. Bu okumaların sonunda gelecekte yapmayı düşündüğüm yazarlık için bir hazırlık olacak. Kim bilir belki de bana hayrı 45 imden sonra hayatım boyunca yapmayı istediğim şeyi yapmak olur. Sevgiyle Kalın, Evde Kalın (zaten sokağa çıkma yasağı var), Sakin Kalın... Jacko....


Opmerkingen


©2020, Korona Günlükleri tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page