Korona Günlükleri 35
- Jacko NAMET
- 23 Nis 2020
- 2 dakikada okunur

Herkese Merhabalar,
Bu süreçten en çok etkilenenlerin orta yaş üzeri olduğunu düşündüğümü defalarca yazdım. En az etkilenenlerin de çocuklar olduğunu düşünüyorum. Çünkü çocuklar ön yargısızdır, çocuklar yetişkinler gibi sürekli geleceği düşünüp kaygılanmaz bence, onun için de çocuklardan öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum. Paulo Coelho: “Eğer bir gün yolunuzu kaybederseniz, bir çocuğun gözlerinin içine bakın. Çünkü bir çocuğun bir yetişkine her zaman öğretebileceği üç şey vardır: 1. Nedensiz yere mutlu olmak, 2. Her zaman meşgul olabilecek bir şey bulmak, 3. Elde etmek istediği şey için var gücüyle dayatmak” diyor. Bugünlerde de çocukların gözlerinin içine bakıp onlardan öğrenmeye çalışmamız lazım. Kızım evde bir şarkıyı onlarca defa söyleyip mutlu olduğunda garip geliyor mesela bana, sonra dönüp kendime diyorum ki çocuk işte ufacık şeyle nasılda mutlu oluyor. Evde kapana kısılmış kalmış olduğumuz bugünlerde bizler de ufak şeylerle mutlu olmayı öğrenmeye başlamalıyız. Halbuki etrafımda ve kendimde gördüğüm sürekli bir şikayet hali. Çocuklar ise şikayet etmek yerine mutlu olmayı seçiyor. Peki neden yetişkinler böyle değil diye soruyorum o zaman kendime. Kendime verdiğim cevap çok basit; mutluluğun ne olduğunu bilmiyoruz. Hep elimizde olmayan şeyleri istiyoruz. Hepimiz annemize sarılsak, markete gitsek, sahilde yürüyüş yapsak diyoruz bugünlerde. Çok değil daha 2-3 hafta evvel hepimizin bunları yapacak kadar vakti vardı ve hiç bir kısıtlama da yoktu o zaman. Peki ne değişti? Elimizdekini kaybettik bu virüs meselesi ile. İşte ancak o zaman, elimizden gidince anladık değerini. Yetişkin olmanın en büyük sıkıntısı da bu zaten, elimizden olanın değerini bilmek yerine, elimizden olmayana üzülmek. Bugün elimizde olması için bir çok şeyi feda edebileceğimiz bazı durumlar, çok yakın geçmişte sahip olduğumuz ama değerini bilmediğimiz şeylerdi. Çocuklardan mutlu olmayı öğrendikten sonra asıl öğrenmemiz gereken ise, onların ne istediklerini bilen ön yargısız bakış açıları. Biz çocuklara önyargıyı öğretmez isek, onlar önyargıdan bihaber bir hayat sürerler, fakat ebeveynler olarak hepimiz onlara bir çok önyargı dayatıyoruz istemeden bile olsa. Bunu onlara öğretmenin yanlışlığını tartışmadan evvel kendimizi bu önyargılardan kurtarmalıyız. Hayatımızı kendi çizdiğimiz yolda götürmeyi, sürü psikolojisinin verdiği zararlardan arınmayı seçmeliyiz.
"Nasıl özgür olunacağını sana ben anlatamam, Mathilde. Senin yolunu ben tasarlayamam, çünkü o zaman senin yolun olmaz. Ama yeterince cesaretin varsa, kendi yolunu kendin bulursun.", bu replik hayatımda önemli yeri olan Irwin Yalom'un Yazdığı Nietzsche Ağladığında kitabından bir alıntı. Ne kadar doğru demiş yazar. İnsanlar hep doğruları başkalarından duyarak hareket etmek istiyor, fakat bana sorarsanız kendi doğrularını bulup kendi yollarını çizmeyi öğrenmelidirler ki hayat önlerine "yalnızlık" gibi bir engel çıkardığında tek başlarına üstesinden gelebilsinler.
Gün çocukların günü, o zaman çocuklara ithafen ufak bir yazı paylaşayım. Yıllar evvel, oğlum henüz 4 yaşında iken not almışım bunu. Kimin yazdığını ya da nerde okuduğumu not almamışım ama bir Çin Yazıtı demişim altına not olarak. Paylaşma gereği duydum eminim okuyan herkes beğenecektir.
Çocuklarınız sizlerin değildir
Onlar bizzat yaşamın çağrısının kızları ve oğullarıdır.
Elinizden geçerler, sizden gelmezler...
Eğer sizlerle birlikteyseler
Bu sizindir anlamına gelmez!
Onlara sevginizi verin ,fikirlerinizi değil...
Çünkü onların kendi fikirleri vardır
Bedenlerini barındırın, ruhlarını değil...
Çünkü ruhları bize ve hayallerimizeYasaklanan yarınlardadır...
Sizler onlara benzemeye çalışın...
Onları kendinize benzetmeye değil!
Sevgiyle Kalın, Evde Kalın, Çocukları Sevin... Jacko
Yorumlar