Korona Günlükleri 40
- Jacko NAMET
- 2 May 2020
- 2 dakikada okunur

Herkese Merhabalar,
Tam 40ncı yazı bu. 40 yıl düşünsem bu kadar yazacağıma inanmazdım. Öncelikle kendimi tebrik etmem lazım. Bu benim için büyük bir gelişim, onun için tüm okuyanların affına sığınarak kendimi tebrik ediyorum öncelikle.
Dün oturdum ilk günden bugüne tüm yazdıklarımı okudum ilk defa. Kendimde ki değişimi net gördüm. Nasıl alıştığımı, karamsarlığı nasıl üzerimden attığımı, yeni planları nasıl olgunlaştırdığımı gördüm. Değişimden ziyade alışmış olduğumu gördüm. 45 günlük yeni hayatımıza ailece iyi adapte olmuşuz. Zor da olmuş aslında hepimiz için yeni bir ev düzeni oturtmak. Fakat sonunda insanın en büyük özelliği olan bulunduğu ortama uyma konusunda biz de gerekeni yapmışız. Herkes, her şey farklı olacak filan derken etrafta gördüğüm nerede ise tüm çevremin geçici olarak yeni duruma uyum sağladığı, büyük çoğunluğun ise her şeyin eski haline döneceğine inandığı. İlk günlerdeki panik havası dağıldı ve insanlar disiplinden yavaş yavaş kopmaya başladı. Bu da insanın içinde ki en büyük eksik işte. Biran önce normalleşmek istediğimiz için gereken disiplinden kopma eğilimindeyiz. Mecburen yönetenler de buna çare olarak "faşizan" diye nitelendirilen bazı önlemler alıyor. Bizim gibi daha az gelişmiş ülkelerde bu çok büyük tepki çekmez iken, kendilerini daha özgür diye nitelendiren ülkelerde bu konu çok fazla irdelenir durumda. Hangisi doğru ben de karar veremiyorum, fakat bunun sebebinin de yine kapitalizm kaynaklı olduğunu düşünüyorum. İnsanların büyük çoğunluğu kazanmak istiyorlar ki harcama özgürlüğüne sahip olsunlar. İşte tam da bu yüzden kendilerini "modern" diye tanımlayan ülkelerde, başta ABD, bu iş sanılandan daha fazla hasar bırakacak sanki.
Bu kadar zaman zarfında ki neredeyse tüm yazılarımda sistem eleştirisini yaptım kendime göre. Kendi düşüncelerimde değişim yok, tam tersi düşüncelerimin temellerinin ne derece doğru olduğu daha net ortaya çıktı bu günlerde. Gelir eşitsizliği, empati eksikliği, yardımlaşma eksikliği, bencillik konuları beni her zaman rahatsız etmiştir , bugünlerde de bu konuların ne kadar önemli olduğu bir kez daha ortaya net bir şekilde çıktı. Ailemizin büyüklerini korumak adına, yanlarına bile gitmeyişimiz büyük özveri belki hepimizi için, yalnız bunun onları koruduğunu bilmek ve yanlarına gitmemek bence kendimden çok başkasını düşünmenin en büyüğü.
Geçtiğimiz 45-50 gün içerisinde kendimde ve yakın çevremde algıladığım ise, artık elimizdekin değerini daha iyi anladık. AVM'ye sadece girip çıkmanın bile ne derece değerli olduğunu, marketten bir süt almanın bile ne kadar önemli olduğunu, annemize bir defa sarılmanın bile hayatımızda ne kadar yer tuttuğunu gördük. Evimizin aslında bize yettiğini, arkadaşların ne kadar değerli olduğunu, alışveriş yapmadan da yaşayabildiğimizi, çekirdek ailemiz ile vakit geçirmenin ne kadar eğlenceli olduğunu, işimizin, sevmesek de, bizim için ne derece önemli olduğunu gördük. Şimdi ne yapacağız peki? Ben hemen söyleyeyim bu iş biter bitmez tüm bu öğrendiklerimizi unutup eski halimize döneceğiz hemen. En azından ben böyle olacağını düşünüyor ve buna inanıyorum. Yine de umuyorum ve diliyorum ki bu geçen süreç hepimize bir şeyler öğretmiş olsun. Elimizde olmayana üzüleceğimize, elimizdeki ile mutlu olmayı öğrenmiş olmamızı diliyorum.
"Tabii ki acı çekeceksin, görmenin bedelidir bu. Tabii ki için korkuyla dolacak, yaşam demek tehlike içinde olmak demektir. Büyümek zordur!"Irwin D.Yalom - Nietzsche Ağladığında
Bir nokta da bu yazıların sonu da elbet gelecek çünkü normal hayatıma döndüğümde yine vaktim yok yalanına sarılacağım. Kim bilir, bu Korona günleri belki de bana "vaktim var yeter ki iste" demeyi öğretmesi açısından faydalı olmuş olur.
Sevgiyle Kalın, Evde Kalın, Unutmayın...
Jacko...
Yorumlar