top of page

Korona Günlükleri 42

  • Yazarın fotoğrafı: Jacko NAMET
    Jacko NAMET
  • 6 May 2020
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 23 May 2020


Herkese Merhabalar,


3 günlük bir aranın ardından toparlanıp yazmaya başladım tekrar. Kafam biraz dağınık işin doğrusu, toparlamak da bir zaman alacak. Her ne  kadar yazarak rahatladığımı söylesem de insan yalnız başına kalınca düşünmeden edemiyor işte. Kaderci yaklaşanlar böyle günlerde en şanslı kişiler olabilirler. Her şey olacağına varır düşüncesi tam da böyle günler için söylenmiş herhalde. Benim tarafımda ise kafa öyle çalışmıyor işte. Gerçeklik yaklaştıkça, evde kalma günlerinin sonlarına geldikçe yaklaşık 50 gündür ertelemediğim tüm kaygıları yavaştan çözmeye başlamam lazım. Bu arada çözmek zorunda değilim aslında sadece kafamda bir sıraya koysam yeterli. 


İşe gitme sıklığını arttırdık. Hafta da bir defa giderken artık 2 günde bir, yakın zamanda da hergüne çevireceğiz sanırım. Virüsten korkmuyor muyum peki? Korkuyorum ama önlemleri alırsak sıkıntı yaşamayacağımızı düşünüyorum. Biraz bıçak da kemiğe dayandı hani. Maddi değil ama manevi olarak bunca gündür evde iş yapmadan durmak çok sıkıcı ve daha da önemlisi bunaltıcı. 65 yaş üstü ve 20 yaş altı çocukları düşündükçe içim daha da kararıyor. Evdeki 2 çocuk 50 gündür sokak görmediler. Neyse ki, hem akıl hem de psikolojik olarak güçlü çocuklarmış ki, bugüne değin arızasız bir şekilde hayata devam ettik ailece. 


LGS 2 hafta ileri atıldı, benim beklediğim bir durum bu, oğlan da çok fazla takılmadı işin doğrusu, 2 hafta daha işkence dedi geçti gitti. İçinde bir şey yaşıyor mu bilemem ama gördüğüm çok da fazla kafasına takmadığı. Bu ev hapsi hepimize, olan olaylara daha pozitif bakmayı getirdi desek yalan olmaz. Daha doğrusu çaresi elimizide olmayan konular hakkında üzülmenin ve kendimizi kahretmenin bir faydası olmadığını demek belki de daha doğru.


Normal hayata dönüşle beraber yazıları da günlük olarak yayınlamam sanırım. Fakat bu günlerin ardından hep hayalini kurduğum günlük yazmaya başlayacağım nerede ise garanti. Daha kendime özel yazmak istiyorum bazen. İnsan gün yüzü görmemiş düşüncesini ortaya dökemiyor bazen özel alana gerek duyuluyor.


Diğer yandan gerçekten çok istediğim kitap yazma konusunda da bazı kararlar aldım ama bunlar uzun soluklu kararlar. Toplumun her bireyi yazı yazmalı bence, zaten ben kitap yazacağım derken edebi bir kaygı ile değil bunu yapma isteğim. Bir bilgi birikimini bir şekilde yazıya döküp kendimi mutlu etmek istiyorum. Evvelden de dediğimi gibi yayınlatmak yerine kendim basıp eşe dosta dağıtmak bile var aklımda.


Bugün aklımda hep mutluluk kavramı dolandı durdu. Nedir mutluluk? Murakami, "Mutluluğun tek bir türü vardır, ama mutsuzluk bin bir şekilde ve büyüklükte gelebilir. Tolstoy’un dediği gibi: Mutluluk masal, mutsuzluk ise öyküdür." Mutluluk asla ulaşılamayan bir masal gibidir işte. Her insan bir şekilde mutluluğa ulaşmak istediğini söyler, fakat nedir mutluluk diye sorarsak bunun net bir cevabını verebilecek kimse yoktur bence. Mutluluk gibi geniş bir kavram yaratılırken ,sanırım hiç bir zaman gerçekleşmeyecek bir hayal yaratılmış insan beyninde. Kimse mutlu olamaz aslında, çünkü tanımı olmayan bir kavramın gerçekleşmesi de mümkün değildir. Mutluluk benim için nedir diye sorduğumda kendime, elimde olanlar ile yetinmek demem lazım. Mutsuz olabilmek için yüzlerce bahane üretebilen beynimiz, mutlu olmak adına aynı sayıda opsiyonu bize sunmuyor maalesef. Salt mutluluk kavramına ulaşabilmenin bu imkansızlığı içinde debelenirken de ister istemez mutsuzluk yaratıyoruz kendimize. Jose Saramago çok satan Körlük romanında mutluluk için şu cümleyi kurar; "Hiçbir mutluluk sonsuza kadar sürmediği gibi, mutsuzluk da geçicidir." der. Bu cümle bence en iyi mutluluk tarifine ulaşmak için bir rehber. Mutluluk veya mutsuzluk belirli anlarda yaşanan duygulardır. Mutlak mutluluk ya da mutlak mutsuzluk mümkün değildir. Hayatın akışı içerisinde mutlu ve mutsuz olduğumuz anlar vardır, bunların içinde mutlu oldukalarımızın olduğu taraf ağırlıkta ise kendimizi mutlu olarak adledebiliriz diye düşünüyorum. Yani sürekli mutlu veya sürekli mutsuz olmayacağız hayatımız boyunca, bu durumda yapılması gereken mutlulukların keyfini çıkartırken, mutsuzlukları bir an önce unutmaktır.


Sevgiyle Kalın, Evde Kalın, Mutlu Anlarınızın Değerini Bilin...


Jacko


Comentários


©2020, Korona Günlükleri tarafından Wix.com ile kurulmuştur.

bottom of page