Korona Günlükleri 50
- Jacko NAMET
- 30 May 2020
- 3 dakikada okunur

Herkese Merhabalar,
Yeni hayatımıza başlamamıza sayılı günler kala beni yine aldı bir düşünce. Sizlerle de paylaşmak istedim doğal olarak.
Yeni düzende mesafeli ve temassız bir hayat bizleri bekliyor olacak. Bizim gibi sıcak kanlı Akdeniz insanları için kolay değil. Her görüştüğümüzde sıkı sıkı sarılan, kucaklaşan, bir birini öpmeden duramayan bizim toplum için bu zor bir olay. Ayrıca iş hayatıda dahil, bir çok yerde teması seven Türk halkı için bu ciddi bir mesafe yaratacaktır. Hatta ben bunun işlere bile yansıyacağını, samimiyetin azalması ile rasyonelliğin artacağını düşünüyorum. Bunun kendi çapında artıları olacağı gibi eksileri de olacaktır elbet. Eskiden kalbini kırdığınız bir arkadaşa sarılıp özür dilediğiniz vakit alacağınız cevap ile yeni düzende uzaktan kuru bir özür aynı olmaz. Aynı şey sevgiyi de gösterirken karşımıza çıkacak. Bu yeni düzene ilk alışmamız gereken maske vs. değil de bu mesafe olacak. Biz kanı sıcak akan bir topluluğuz ve bu sıcaklık hayatımızı çok kolaylaştıran bir olgu. Bunsuz yaşamayı nasıl öğreneceğiz bakalım.
Bir diğer zorlanacağımız konu da seyahatler. Bir toplantıda Pegasus CEO'su Tevfik Nane, " Uçuşlarda ki eski günlere ancak 2021 sonunda dönebiliriz." dedi. Demek ki tüm dünya çapında seyahatlerin çok azalması bekleniyor. Bu global dünyaya vurulacak olan en büyük darbe olacaktır. Başta Turizm gelirleri olmak üzere, her cins gelirin hızlıca aşağıya düştüğünü zaten gördük fakat toparlanmanın 1,5-2 seneyi bulacak olması ekonomik olarak gerçekten korkutucu. Peki seyahat etmeyince ne olacak? Mesela ben seyahat etmeyecek olsam bile bu özgürlüğümün elimden alınmış olmasından dolayı çok rahatsızım. Gitmeyecek olsam bile bir yerele gidesim var bu günlerde. 20 Haziran LGS var zaten bir yere gitmeyecektik, ailece kararımız Mart sonrası seyahat etmeme yönünde idi ve bu karar Pandemi'den çok daha önce alınmış bir karar idi. Ama olsun yine de gidemiyor olmayı şu günlerde çok dert edindim. Bu arada seyahatlerin sağlık açısından ne kadar güvenli olacağı, hangi ülkelerin hangi ülkelere seyahat serbestisitesi sağlayacağı konuları ise başlı başına ayrı birer yazı konusu olabilir.
Ülkelerin zaten ulus devletler olmasından kaynaklanan sert sınırları, virüs ile beraber daha da sertleşecek. Mültecileri bile kabul etmeyecek kadar sertleşen "modern" dünya ülkeleri, bu virüs ile beraber kendileri arasında kalmayı arttırarak devam ettirecekler bence. Bu da gelişmekte olan ülkeler için tehlike çanları çalıyor demek. Güçlü ve zenginlerin, güçsüz ve fakirleri ezeceğini hem de bu defa acımasızca ezeceğini düşünenlerdenim. İlk yazılarımın birinde Kapitalizm Vol.2 demiş ve bir çok kişiden yorum almıştım. Şimdi ülkelerin alacakları seyahat kararları ile Kapitalizm Vol.2 devreye yavaş yavaş alınacak. Bu seyahat kararlarının ardından Turizm ve Ticari gelirleri azalacak olan bu ülkeler, Kapital düzenin en büyük zokası olan krediye sarılacak doğal olarak. Peki bu kredi kimden gelecek? Bu kredi tabii ki onlara seyahat müsadesi vermeyen zengin ve güçlü ülkelerden gelecek. Ve çark dönmeye, düzen de o çarkın dişlileri arasında fakirleri ezmeye devam edecek. Bu yüklü kredileri alan devletler de mecburen yüksek vergiler ile kendi halklarının cebinden para alıp sübvanse etmeye çalışacaklar. Zor günler tüm dünyayı beklerken, kapital sahibi olanlar kıs kıs gülerek ellerini ovuşturuyorlar maalesef. Biz nasıl buna karşı ayakta kalırız diye düşünmenin zamanı geldi de geçiyor. Bunun tek cevabı var, dışa bağımlılığı azaltmak ve üretimi arttırıp geliri tabana yaymak. Bunu yapabilirsek eğer bu kriz bizi "sıyırır" geçer, yok yapamazsak maalesef köşeye sıkışmış boksör gibi durmadan yumruk yeriz ve sonunda yere düşeriz.
1 Haziran itibarı ile normal hayata dönüyoruz. Bizim de ev hayatımız Yeni Düzen'e göre yeni bir şekil alacak. Oğlanın LGS hazırlığında son düzlüğe girdiğimiz bu dönem, özellikle onun için belirleyici olacak. 2,5 aydır tüm aile eve sığıştık, şimdi yavaş yavaş ev boşalırken çocuklar kendi başlarına nasıl idare edecekler sorusu hepimizin kafasında. Sosyalleşmeleri yasaklar yüzünden pek mümkün olmayacak yine ama yine de bir rahatlama tüm insanlar gibi onlara da farklı duygular getirecektir. 65 yaş üzeri ailelerimiz için ise zorlu geçen süreç halen sonlanmadı. Haklı olarak onlar da çok sıkıldılar. Fiziksel sağlıklarını korumuş olsalar da ruhsal sağlıklarında problemler var. Bu sürecin sonunda özellikle onların psikolojilerini toparlamaları için biz çocuklarına çok iş düşecek buna eminim. Çocukken onların bize gösterdiği sabır ve özveriyi şimdi bizim onlara gösterme zamanımız geldi. Dikkatli ve sevecenlikle, toparlanmaları için elimizden geleni yapmamız lazım.
Sevgiyle Kalın, yasaklar bitmiş olsa da mümkün olduğunca evde kalın yine de.
Jacko
Comments