The Salvation (Kristian Levring 2014)
- Hakan Ünseven
- 2 Tem 2020
- 2 dakikada okunur

Western türü neredeyse Hollywood’un kendisiyle yaşıt. Amerikan sinemasında kovboy filmleri uzun yıllar sektörün lokomotifi oldu. John Wayne, Burt Lancaster ve Gary Cooper gibi yıldızları çocukluğumuzun tek kanallı televizyonunda vahşi batıda bol bol izledik. Zamanla kovboy filmleri ABD dışına da kaydı. Özellikle İtalyanlar spagetti-western denilen tür ile büyük başarı kazandılar. Moda bize de geldi. Yeşilçam’da çok sayıda kovboy filmi çekildi. Türün yönetmenlerinden Çetin İnanç bu filmleri esprili bir dille “erişte-western” olarak adlandırır. Yeşilçam içinde az çok başarılı olmuş yapımlardır. Ayrıntısına girildiğinde Yeşilçam’da Zagor, Kaptan Swing gibi çizgi roman uyarlamaları olan kovboy filmlerine bile rastlarız. Meraklısı 94.9 Açık Radyo’da Utku Uluer’in hazırlayıp sunduğu “Türk İşi Kovboylar” adlı programa bakabilir.
Günümüzde ne Hollywood ne de Dünya Sineması western türünden vazgeçmiş değil. Ancak eskisi gibi lokomotif bir tür olmadığı da bir gerçek. O yüzden arada sırada karşımıza çıktığında daha dikkatli bakıyoruz. The Salvation bir Danimarka yapımı. Kurtuluş anlamına gelmesine rağmen bizde İntikam ismiyle oynadı. Filmi yapanlar böyle klişe bir isimden kaçınmışlar ama bizim işletmeciler anlaşılan affetmemiş. 2015’de İstanbul Film Festivali’nde seyretmiştim. Vizyona ise yaz döneminde girdiği için arada kaynayan bir film olduğunu düşünüyorum. Cannes Film Festivali’nde özel seçkide gösterildi.

Eric Cantona - Mads Mikkelsen
Hikayenin Danimarka kökenleri var. 1860’lardaki Almanya – Danimarka savaşlarından sonra Danimarka ordusunda görev yapan iki kardeş Jon ve Peter savaşta yiten umutlarını Yeni Dünya’da ararlar. Zamanla işlerini yola koyarlar ve küçük kardeş Jon karısı ile küçük oğlunu da Amerika’ya getirtir. Jon ailesini karşılar ve evlerine doğru yola koyulurlar. Yolda rastladıkları iki haydut Jon’u at arabasından atar. Yürüyerek devam eden Jon yolda hem oğlunun hem de tecavüze uğramış karısının cesetlerini görür. Adamları yakalar ve intikamını alır. Ancak öldürdüklerinden biri bölgedeki çete reisinin kardeşidir.
The Salvation western türünün bütün spesifik özelliklerini bünyesinde barındıran bir film. Bu yüzden türü sevenlerin filmden hoşlanmaması imkansız gibi bir şey. Üstelik gayet iyi ve özenli çekildiğini de söyleyebiliriz. Güney Afrika’da çekildiğini seyrettikten sonra öğrendiğimde epey şaşırdım çünkü dış mekanların Amerika’da çekilenlerden bir farkı yoktu.

Eva Green - Jeffrey Dean Morgan
Kadro filmin en güçlü taraflarından. Mads Mikkelsen Danimarka Sineması’nın uluslararası alana çıkardığı önemli bir yıldız. Filmi hakettiği şekilde sürüklüyor. Kadın tarafında ise Eva Green’i görüyoruz. Rolü icabı konuşmalı bir sahnesi yok ama oyununa laf söylenemez. Mikkelsen ve Green daha önce ilgi gören James Bond filmlerinden Casino Royale’de beraber oynamışlardı. Usta oyuncu Jonathan Pryce da karakter rolünde beklendiği gibi. Western filmlerinin olmazsa olmazı kötü adam rolünde Jeffrey Dean Morgan rolünün hakkını veriyor. Asıl sürpriz ise kötü adamın yancısı rolünde eski Manchester United yıldızı Eric Cantona. Onu 2009’da Ken Loach filmi Looking For Eric’de seyretmiştim. Filmde kendisini oynuyordu ve pek sırıttığı da söylenemezdi. Artık iyice sinemaya ısınmış. Diğer oyuncular düzeyinde değil ama eski bir futbolcu için hiç de fena sayılmaz.
The Salvation 1870’lerde geçen bir film olmasına rağmen öykü gelip sonunda günümüzün en önemli sorunlarından enerji ve çevreye bağlanıyor. İyi anlatılmış olay örgüsüyle kaliteli bir film.
Comments